3 Aralık 2013 Salı

Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü

Engelliler Günü engelleri ortadan kaldırmak için bir fırsat olsun. Bugün, 3 Aralık Engelliler Günü. Bugün, engelli insanların sorunlarının konuşulduğu ve çözüm arandığı bir gün. Bugün, hiç olmadığı kadar çok insan, engellilerin sorunları hakkında konuşacak ve birçok insan bu konuda ahkam kesecek. Hayatında bir kez olsun engellilerin halini anlamaya çalışmayan, onların toplum içinde engelsizler gibi yaşaması için gerekli çalışmaları yapmayan ve engelli insanların engelsiz gibi hissetmesini sağlayacak düzenlemeleri yapmayan birçok merci dün olduğu gibi bugün de susmalı. Bence bugün, yalnızca engelliler konuşmalı, bizler de engelli kişilerin yaşamış olduğu sorunları sadece onlardan dinlemeliyiz.


Engelli olduğu için eve kapatılan, toplumsal yaşamdan soyutlanan ve kendi kendine yaşamak zorunda bırakılan engelliler için bugün ne derece önemlidir kimse tahmin edemez. Engelli yaşama dair sorunlar çözüme ulaştırılmadığı  müddetçe, engelli vatandaşlarımızın sorunları hakkında yılın bir günü konuşmamızın onlara hiçbir yararı olmayacaktır. Çünkü engelli vatandaşlarımız, zaten zor olan hayatlarını daha da zorlaştıran sorunlardan bir an önce kurtulmak istiyorlar.


Bugün, engelli vatandaşlarımız, kendi hayatlarına dair herşeyi anlatabilmek için hiç olmadığı kadar yüksek sesle konuşacaklar. Peki, engelli vatandaşlarımız bizden ne istiyorlar, hiç düşündünüz mü?


Engelli birey, engelsiz yaşam ister. O da sokakta gezmek, dolaşmak ister.

Engelli, bir iş ister. Kendi kendine yetebilmek ister. Engelli birey, kendisi hakkında yapılan "engelli  şu mesleği seçebilir mi, bu mesleği yapabilir mi" tartışmalarında taraf olmak istemez. Engelli çalışmak ister.

Engelli birey, üniversitede kendi istediği bölümü okumak ve meslek sahibi olmak ister. Eğitim hayatına devam edebilmesi için gerekli şartların sağlanmasını bekler.

Engelli birey, sosyal yaşamda aktif şekilde yer almak ister. O da sinemaya, tiyatroya, tatile, konsere gitmek, gezmek, dolaşmak ister.

Eğer, engelliler için birşey yapmak istiyorsak, onların bu taleplerini yerine getirmeli, sosyalleşmelerinin önündeki engelleri kaldırmalı, hayatlarına daha aktif devam etmeleri için gerekli olan düzenlemeleri yapmalıyız. Onlar, bizden, acıma ya da hor görme değil, sevgi, saygı ve engelsiz bir yaşam istiyorlar...







Sağlıklı Saçlara Sahip Olmak İçin Yapmanız Gerekenler

          Sağlıklı saçlara sahip olmak istiyorsanız saç bakımı ile ilgili bazı noktalara dikkat etmeniz gerekir. Saçlarınızın da canlı hücrelerden oluştuğunu ve düzenli bir bakıma ihtiyaçları olduğunu unutmamalısınız. Saçlarınızın daha güzel görünmesini istiyorsanız şunlara dikkat edin:

        Saçlarınızın yıpranmasına neden olan işlemlerden mümkün olduğu kadar uzak durun. Saçlarınızı kuru iken taramanız ya da fırçalamanız saçlarınıza yapabileceğiniz en büyük kötülüktür. Kuru saç, çok çabuk kırılır ve kopar. Saçta kırılma problemi yaşayanlar saçlarını nemli iken fırçalamalı.

        Kuaförler, her ne kadar güzelleşmek için zaman geçirilen mekanlar olsa da, kuaför salonunda saçlarınıza uygulanan sıcak fön saçlarınızın büyük oranda yıpranmasına neden olur. Saçı şekillendirmek için uygulanan maşa, fön ve benzeri uygulamalar saçlarınızın kurumasına neden our.  Aşırı fön uygulanan saçlar hem bakımsız hem de yıpranmış görünür. Sağlıklı saçlara kavuşmak için saçın nem dengesini bozan uygulamalardan mümkün olduğunca uzak durmak en doğrusudur.

         Saçlarınızın daha canlı ve sağlıklı görünmesini istiyorsanız stresten uzak durmalısınız. Yoğun stres altında kalan kişilerde saç dökülmesi problemi ortaya çıkabilir. 

        Saçınızı çok sıcak su ile yıkamanız saç köklerinize zarar verir. Bu nedenle saçınızıı ılık su ile yıkamaya özen gösterin. 

           Yetersiz ve dengesiz beslenme saçlarınızın ihtiyacı olan vitaminden yoksun kalmasına neden olur. Demir ve çinko eksikliği saç kaybını hızlındırır. Bu nedenle bilinçsizce diyet yapma yerine bir diyetisyene başvurmak ve diyetisyen kontrolünde zayıflamak en doğrusudur.

           Saç kremi kullanmak saç kaybını artırabilir. Saçlarınız zor tarandığı için saç kremi kullanmak zorunda kalıyorsanız saç diplerinize kesinlikle saç kremi sürmeyin. Saç kremleri, saçta dökülmeye neden olduğu gibi kepek problemi yaşamanıza da neden olabilir. 

           

2 Aralık 2013 Pazartesi

Cilt Kuruluğunu Yok Eden Yiyecekler

          Hangi cilt tipine sahip olursanız olun her cilt neme ihtiyaç duyar. Evet, kuru cilt diğer cilt tiplerine göre daha çabuk yıpranır. Bunun en büyük nedeni kuru cildin nem oranının düşük olmasıdır. Nemlendirilen bir cilt rahatlar ve elastikiyetini yeniden kazanır. Nasıl ki toprak susuz kaldığında çatlayıp kuruyorsa, cildimizde suyunu kaybettiğinde kendini yenileyemez ve kırışmaya başlar. Kuru bir cilt sahibi misiniz? İşte size cildinizi nemlendirecek öneriler:
          
          Bol bol su için. Doktor tarafından böbreğindeki rahatsızlık nedeniyle günde 3 litre su içmesi önerilen bir kadın, tedavi sonrası çektiği fotoğrafta en az 10 yaş genleşmiş olduğunu farketmiş, Suyun insan vücudunun her hücresi için önemi büyüktür. Cildinizin yenilenmesi ve nemlenmesi için gün içinde yeteri kadar su içmeye özen gösterin. Maden suyunun da cilt üzerinde mucizevi etkisi var, günde 1-2 tane maden suyu içebilirsiniz.

          A Vitamini yönünden zengin yiyecekleri tüketmeye özen gösterin. Yeşil sebzeler, marul, roka, semizotu A vitamini yönünden zengin yiyecekler. Özellikle, kayısı tüketmenizi öneriyorum. Kayısının cilt üzerinde inanılmaz bir etkisi var. Cildinizin  parlak ve canlı görünmesini sağlıyor.

          B Vitamini cildin nem dengesini sağlayan vitaminler arasındadır. taze meyve ve sebzelerin birçoğunda B vitamini bulunmakta. Cildinizi nemlendirmek için ceviz, muz gibi yiyecek maddelerini tüketebilirsiniz. Taze sıkılmış meyve suyu içmeyi de ihmal etmeyin.

        E Vitamini de cildin nem oranını artırır. Zeytinyağı, elma, havuç, yumurta E vitamini yönünden zengindir. Cilt kuruluğundan şikayet edenler ciltlerini doğal yoldan nemlendirmek için bu gıdaları tüketmeye özen göstermelidirler.


         Şayet, çok kuru, pul pul dökülen ve çatlayan bir cilt ile mücadele ediliyorsa, mutlaka uzman bir dermatologa başvurmak ve doktorun önereceği tedavi yöntemini uygulamak gerekir.


Hızlı Okuma Teknikleri

          Hızlı okuma, insanların hem hızlı okuması hem de okuduğunu anlamasını sağlar. Peki, neden okuma hızımızın yüksek olmasını isteriz? Çünkü, hızlı okuma insanların okuduklarını en kısa sürede anlayarak bilgiye çevirmesine yardımcı olur. Çevremizde bulunan insanların geneli, okuduğundan bir şey anlamadığını, okuduğu bir metni birkaç kere üst üste okumak zorunda kaldığını söyleyerek, dert yanarlar. Eğer siz de okuduğunuzu anlamıyorsanız, okumuş olduğunuz metinde sık sık geriye dönük tekrar yapıyorsanız ve içinizden tekrar ediyor ya da sesli okuma  yapıyorsanız usta okuyucu değilsiniz demektir. Usta okuyucu olmak için okuduğunuz metin sayısını artırmanız ve okuduğunuzu anlamanız gerekmektedir. Bunun için hızlı okuma teknikleri hakkında bilgi sahibi olmanız, böylece okuma hızınızı artırmanız gerekir.
          Hızlı okuma tekniklerini uygulamak ve okuma hızını artırmak, yaklaşık 1-2 sene kadar süren süren sıkı bir çalışma sonucunda elde edilir. Hızlı okuma teknikleri, gözün görsel algı kapasitesini artırır, sözcük dağarcığını genişletir, genel kültür seviyesini yükseltir, insanların eski okuma alışkanlıklarından kurtulmasını ve yeni okuma metodlarını kullanabilmesini sağlar. Bütün bu çalışmaların sonunda ise hızlı okuma alışkanlığı kazanılır.
         Eğitim çağındaki çocuklara erken yaşlarda kazandırılan hızlı okuma alışkanlığı  çocukların sınavlarda daha başarılı olmasını, okuduğunu  anlamasını ve soruları daha kolay çözmesini sağlar. Ayrıca, kariyerde yükselmek, genel kültür seviyesini yükseltmek, tartışma platformlarında kendini iyi ifade etmek için de hızlı okuma becerisine sahip olmak gerekir.

1 Aralık 2013 Pazar

LGS'de Puanlama Nasıl Olacak

          Yeni bir sınav olan LGS hakkında bizlerin bilmediği o kadar çok şey var ki...

          2013-2014 yılı ile birlikte geçmiş yıllarda girilen SBS kaldırılarak yerine Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı yani TEOG getirildi.  Yeni düzenleme ile birlikte sınav sistemi yenilendi ve farklılaştırıldı.

          Yeni yerleştirme sisteminde de sınavın devam etmesi aslında pek de bir şey değişmedi diye düşünmenize neden olabilir. Evet, sınavlar bir Türkiye klasiği... Çocuklarımızın yarış atı gibi bir sınavdan çıkıp öteki sınava girmesi değişecek gibi görünmüyor. Bu ülkede yaşıyorsanız sınavlara girmek, başarılı olmak ve kendinizi ispat etmek zorundasınız. İlkokul çağındaki çocuklarımız, aslında birbirinden pek de farkı olmayan Anadolu Liseleri için kıyasıya yarışmak zorunda kalıyorlar. Sınavlar eğitimin eksik yönlerini tamamlamak için yapılıyor. Ancak bu sınavlarda ne kadar objektif olunacak emin değilim. Bence, birçok okul, başarı sıralamasında iyi bir yere çıkmak için öğrencilerine, şişirme puan verecek ve öğrencilerin yıl sonu ortalamasını yükseltecek.

         Sınav sisteminde yapılan yeni düzenleme ile birlikte liselere girmede, okul puanları ile birlikte öğrencilerin merkezi sınavdan aldığı puanlar da etkili olacak. Öğrencilerin merkezi sınavlarda aldığı puanların, yerleştirme üzerinde yüzde 20 ile yüzde 40 arasında etkisi olacak. Yani, yeni düzenlemede öne çıkan başlık, yıl sonu başarı puanı oluyor. Okul başarı puanı, Anadolu lisesine girmek isteyen öğrencilerin puanını yüzde 70 etkilerken Fen Lisesi için bu oran yüzde 50'ye düşüyor.

        Sınav sistemi ne kadar değişti bilemeyiz ama değişmeyen bir Türkiye gerçeği var,  o da, iyi bir liseye girmek için girilmesi gereken bir sınav olduğu...

30 Kasım 2013 Cumartesi

Gripte İkinci Günüm

          Hava hala soğuk. Ta iliklerime kadar soğuğu hissediyorum ya da ateşli olduğum için üşüyorum. Boğazımda hissetmiş olduğum yoğun boğaz ağrısı da dayanılacak gibi değil. Halsizlik de aynen devam ediyor. Her yerim ağrıyor ve kendimi çok kötü hissediyorum. Hafta sonu olduğu için hastaneler de kapalı. Hastanenin acil servisine de gitmek istemedim. Ancak, pes etmedim ve kendi kendimi iyileştirmek için çabalıyorum. Kendime sıcak bir çay yaptım, ballı ve limonlu. Ballı ve limonlu çay, kendimi biraz daha iyi hissetmemi sağladı. Yün battaniyemin altında yatıyordum ki, güzel bir blog yazısı yazmak istedim. Grip olanların, kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayacak bazı önerilerde bulunabilirim diye düşündüm, işte kalemimden dökülenler:
          Gripten kurtulmak için açık havada yürüyüş yapmanızı tavsiye ediyorum. Temiz havada yürüyüş yapmanız, burun tıkanıklığı ile mücadele etmenizi kolaylaştıracaktır. Bulunduğunuz ortamın havasını nemlendirmeniz de burnunuzun açılmasına yardımcı olacaktır. Bunun için bulunduğunuz ortamda su kaynatabilirsiniz.  Gripte en zor olanı ateş ile mücadele etmek. Ateşiniz yükseldiğinde hani gözlerinizin içi yanıyor da çıkacak gibi oluyor ya, en zor olanı o. Ateş düşürmek için ılık bir banyo yapabilirsiniz. Sıcak bir tavuk çorbası da grip için bire bir. Boğaz kuruluğu ile de mentollü pastil yardımı ile mücadele edebilirsiniz. Ayrıca sıcak çay, meyve suyu, ıhlamur, yeşil çay da içebilirsiniz. Bir de bol bol dinlenin. Ben dinlenmeye devam ediyorum. Bazen kalkıyorum ve aklıma gelen şeyleri sizinle paylaşmak için blog sayfama giriyorum o kadar. Büyüklerimiz ne demişler; grip ilaçla 7 gün ilaçsız bir haftada geçer. Sağlıklı günler...

29 Kasım 2013 Cuma

Grip Oluyorum

             Hava çok soğuk. Kış geldi. Evimin balkonunda neredeyse rüzgar değil kasırga esiyor. Biraz ateşim mi var nedir? Hapşırmaktayım, halsizim ve gözlerim çok yanıyor. Galiba biraz da üşüyorum. Ayrıca öksürük, kas ağrısı ve eklem ağrısı da var. Sizce de ben grip mi oluyorum? Her sene, kış gelmeden önce,  grip aşısı olacağını söyleyip olamayan talihsizlerden birisi de benim. Bugün bir kez daha anladım ki, benim grip aşısı olmam gerekiyor. Şimdi bütün işlerim aksayacak ve ben yatak döşek yatacağım. Yapacak bir şey olmadığına göre kendimi iyi hissedene kadar dinlenmeliyim. Gripten kurtulmak için en etkili ilaç dinlenmek. Şanslıyım ki, kalp hastası, şeker hastası ya da akciğer hastası değilim. Çünkü, grip hastalığı bu tür kronik hastalığı olanlarda daha ağır seyreden bir hastalık.  


               Sizin de bildiğiniz gibi, mevsim geçişlerinde mutlaka grip salgını olur. Bugünlerde benim çevremde kim varsa herkes grip oldu. Demek ki, şimdi de sıra bana geldi. Antibiyotik kullanmadan bu hastalığı geçirmem lazım. Benim size önerim grip olduğunuzda bolca dinlenin, bir doktora görünün, doktorunuzun vermiş olduğu ilaçları kullanın. Doktor tarafından verilmediği halde doktor vermiş gibi antibiyotik kullanmayın. Ha... Bir de kaynamış bir bardak suyun içine bolca limon sıkın, içine bir ya da iki kaşık da bal katın ve bunu sıcak sıcak için, işe yarıyor, haberiniz olsun. Artık dinlenmeye gidiyorum, bu soğuk kış gününde grip olan herkese de geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum...