26 Kasım 2013 Salı

Genital Siğillerden Kurtulabilirsiniz

Siğil deride ortaya çıkan, pürtüklü ve küçük çıkıntılara verilen isimdir. Toplu iğne başı büyüklüğünde olabileceği gibi bezelye büyüklüğünde de olabilen bu çıkıntılar, daha çok ellerde, parmak üstlerinde, ayaklarda, ayak tabanında ve genital bölgede çıkarlar. Genital bölgede çıkan siğiller tıp dilinde, genital siğil olarak adlandırılırlar. Çoğu zaman bir iki tane olan genital siğil önlem alınmadığında tüm genital bölgeyi kaplayabilir. Bu nedenle, kendisinde genital siğil bulunduğunu düşünen kişiler, bir an önce bir uzmana başvurarak bu siğillerden kurtulmalıdır. Genital siğiller çoğunlukla cinsel yolla bulaşan siğillerdir. Aktif cinsel yaşamı olan insanlarda bu siğillere rastlamak mümkündür. Bu siğillerin cinsel yolla bulaşması nedeniyle, çoğu zaman, HPV virüsünü taşıyan partner, hasta olmayan partnere de HPV virüsünü geçirmiş olur. Günümüzde birçok insan bu virüsü taşıdığından habersiz, cinsel ilişkiye girmeye devam etmektedir. Bu nedenle, virüsün taşıyıcısı olan ve başkalarına bulaştırmaya devam edenlerin  sayısı tam olarak bilinmemektedir. HPV virüsü özellikle bayanlarda, rahim ağzı kanseri gibi istenmeyen sonuçlara neden olmaktadır. Aktif cinsel yaşamı olan ve genital bölgesinde siğil olmasından şüphelenen herkes, zaman geçirmeden  bir uzmana başvurmalı ve tedavi olmalıdır.
Genital siğiller, cerrahi ve ilaçla tedavi olmak üzere iki yolla tedavi edilmektedir. ilaç tedavisinde, siğil bulunan bölgeye doktor tarafından verilen siğil ilacı sürülür. Bu ilaçların genel özelliği siğil dokusunu tahrip etmesi ve yok olmasını sağlamasıdır. Cerrahi tedavi ise dondurarak ve yakarak (koterizasyon) yapılır. Çok daha etkili bir yöntem olan lazer tedavi ise yüksek direnç gösteren siğil vakalarının tedavisinde tercih edilen bir yöntemdir.
Genital siğiller, virütik  hastalık olması nedeniyle tekrarlayabilmektedir. Bu nedenle bağışıklık sistemini güçlendiren gıdalar alınmalı, zorunlu olmadıkça antibiyotik kullanılmamalı, genital bölge temizliğine dikkat edilmelidir. Cinsel hayatta tek eşli olmaya özen gösterilmeli, korunmasız cinsel ilişkiye girilmemeli, mümkünse cinsel ilişkide prezervatif kullanılmalıdır.

25 Kasım 2013 Pazartesi

Sigarayı Nasıl Bıraktım

Sigara tiryakisi olan herkes çok iyi bilir, bu öyle bir aşktır ki, kolay kolay vazgeçemezsiniz. Ben de yıllarca sigara içen birisi olarak bu illetten kurtulmayı çok istiyor, ancak bu aşka elveda demeye bir türlü cesaret edemiyordum. Yıllarca bir türlü vazgeçemediğim sigara, son zamanlarda beni kendine daha çok esir etmeye başlamış, sigara alışkanlığım daha da derinleşmişti. Artık sabah kalktığımda ilk işim, aç olmama rağmen bir tane sigara içmek olmuştu. Kanser, kalp hastalığı, koah, astım, bronşit gibi birçok hastalığın oluşmasında yüksek derecede sorumluluğu olan sigara, hayatıma ergenlikle birlikte girmiş ve bir daha hiç çıkmamıştı.  Aklıma, sigara bırakmak fikri geldiği zaman "asla" diyecek kadar severek içtiğim bu illet zamanla öksürmeme, nefes darlığı yaşamama neden olmaya, sağlığıma zarar verdiğini yavaştan  hissettirmeye başlamıştı. Kayınvalidemin çok fazla sigara içtiği için koah hastası olması, vermiş olduğum karar da etkili oldu. Yirmi yıla yakın bir süre içtiğim sigara ile vedalaşmanın zamanı artık gelmişti. Sigara bırakmak fikrine kendimi yavaş yavaş alıştırmaya başlamıştım ki, Sağlık Bakanlığı'nın  171 sigara bıraktırma servisi imdadıma yetişti.  Böylece  sigarayı bırakma maceram resmen başlamış oldu.
Sigarayı bırakmak isteyenlerin gözünü korkutmak istemem ama bu alışkanlıktan kurtulmak öyle çok da kolay değil. Her şeyden önce kesin kararlı olmalısınız. Sigara bıraktırma ilacı olarak verilen ve insanı psikolojik olarak sigara yoksunluğuna  hazırlayan bu ilaçlar,  öyle anlatıldığı gibi pat(!) diye sigarayı bırakmanızı sağlamıyor. Kendinizi sigarayı bırakmaya şartlandırmanız gerekiyor. Sigarayı bırakırken, yemeklerden sonra sigaraya duymuş olduğum özlem benim için işin en zor kısmıydı. Bir de, canınızı sıkan bir şey olduğunda bir tane yakıvermek istiyorsunuz. Özellikle çevrenizdekilerle (eşiniz, çocuğunuz, komşunuz, amiriniz vb.) yaşamış olduğunuz küçük gerginlikler sizi sigara içme noktasına kadar getiriyor, böyle durumlarda son anda kendinizi durduruyorsunuz. Siz de sigarayı bırakmak istiyorsanız, böyle bir durumda,  derin derin nefes alın ve sigarayı bırakmak için harcamış olduğunuz emeği düşünün. Sonunda bu illetten kurtulacağınızı hayal edin ve sigara almaktan vazgeçin. Ben de kaç defa kendimi sigara almaya giderken yakaladım ve kendime vermiş olduğum sözü hatırlayarak sigara almaktan vazgeçtim. Sigarayı bırakırken en önemli sorun, tiryakilikten kaynaklı yaşamış olduğumuz yoksunluk duygusu. Bu duyguyla baş edebilmek için spor yapın, uzun yürüyüşlere çıkın, kitap okuyun, sinemaya gidin. Kendinizi nasıl mutlu hissediyorsanız öyle davranın ama asla sigara  içmeyin...

24 Kasım 2013 Pazar

Kolesterolü Yüksek Olanlar Ne Yemeli

Yüksek kolesterol yanlış beslenme sonucu ortaya çıkan bir sorundur.  Kolesterol hayvanların kanında bulunan bir steroid libipdir. Hücrelerin işleyişinden tutun da hormonların dengelenmesine kadar, vücudumuzda bulunan tüm organlar görevlerini sağlıklı bir şekilde devam ettirmek için kolesterole ihtiyaç duymaktadır. Yani kolesterol aslında vücudun işleyişi için gerekli bir unsurdur. Ancak beslenme sorunu olan insanlarda aşırı kilo ile birlikte ortaya çıkan yüksek kolesterol tehlikeli olabilmektedir. Yani insan vücudu kendisi için gerekli kolesterolü zaten üretmektedir. Bunun yanında yenilen gıdalarla birlikte vücuda yüksek oranda kolesterol yüklenmesi kalp ve damar hastalıklarına neden olabilmektedir. Ancak yüksek kolesterolü olan herkes, kalp ya da damar hastası olacak diye bir kural yoktur. Zaten yüksek kolesterol tek başına kalp ve damar hastalığına neden olmaz. Vücudumuzun bir makine olduğunu kabul edersek, gereğinden fazla verilen her şey gibi yüksek seviyedeki kolesterolün de vücut için zararlı olacağını, aşırı yükselen kolesterol seviyesinin, otomatik bir işleyişe sahip olan bu makinenin bozulmasına neden olabileceğini unutmamak gerekir.
Peki, yüksek kolesterol nedeniyle diyet yapmak zorunda kalanlar hangi besin maddelerinden uzak durmalıdır? Kolesterol seviyesini düşürmek isteyenler yüksek oranda yağ ihtiva eden gıda maddelerinden uzak durmalıdır. Kandaki kolesterolün istenilen seviyeye inmesini sağlamak için yapılacak en akıllıca şey doğru beslenmeyi alışkanlık haline getirmektir. Sebze ağırlıklı beslenmek, şekerli gıdaları hayatımızdan çıkarmak, karbonhidrat tüketimini asgariye indirmek sağlıklı beslenmek için atılacak adımların başında gelmektedir. Yağlı beslenen kişilerden ziyade, şeker tüketimi fazla olan kişilerin kanında trigliserid seviyesi yüksek çıkmaktadır. Bu nedenle, pirinç, makarna ve ekmek tüketimi sınırlanmalı, mümkünse bu gıda maddeleri hiç tüketilmemelidir. Bal, şeker, yapay tatlandırıcılar, meyve suları, kola, şekerli gıdalar, fastfood türü yiyecek maddeleri tüketimi sınırlanmalı, bu tür gıda maddelerini çok fazla tüketen kişiler, beslenme alışkanlıklarını gözden geçirerek yeniden düzenlemelidir. Tahıllar ve baklagiller düşük kolesterol için bire birdir. Ayrıca ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişler de kolesterolün düşürülmesinde etkilidir. Gerçek zeytinyağı kullanmak, kolesterolün düşürülmesine yardımcı olur.  Trans yağ içeren (fastfood ürünler, çerezler, kraker, cips ve bisküviler vb.) yiyecek maddeleri, işlenmiş gıda maddeleri (sucuk, salam, pastırma, sosis vb.), doymuş yağ içeren gıda maddeleri kolesterolü yüksek olan kişilerin tüketmemesi gereken yiyeceklerdir.  Sağlıklı bir yaşam için bu yiyecekleri hayatımızdan çıkarmamız gerekmektedir.

23 Kasım 2013 Cumartesi

Alzheimer Hastalığı


     Alzheimer hastalığı  insanların en çok merak ettikleri hastalıkların başında gelmektedir. Hastalığın hala bilinmeyen yönlerinin olması, tıp dünyasını, bu hastalık konusunda sürekli araştırma yapmak zorunda bırakmaktadır. Beynin hala tam olarak çözümlenememiş olması, Alzheimer hastalığının da tam olarak çözümlenememesine neden olmaktadır. Bilinmeyen bir dünya olan beyin, oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle, bu organımızla ilgili hastalıkların da çözümlenmesi ve kolayca tanımlanabilmesi hala mümkün olmamaktadır.
     Yaşlanma ile birlikte ortaya çıkan Alzheimer hastalığı, beyin hücrelerinde meydana gelen deformasyon olarak tanımlanabilir. Günlük yaşamı devam ettirmeyi zorlaştıran ve hastaların ilerleyen zamanlarda tamamen bakıma muhtaç hale gelmesine neden olan bu hastalık, demansın yani bunamanın en sık görülen şeklidir. Hastalık belirtileri arasında ilk sırayı hafıza kaybı almaktadır. Geçmişe dönük her şeyi hatırlayabilen hasta, yakın zamanda yaptığı bazı şeyleri hatırlamakta zorlanmaya başlar. Örneğin, kapıyı kilitlemeyi değil anahtarın kapı kilitlemeye yarayan bir eşya olduğunu unuturlar. Herkesin unutabileceği şeyleri unutmak normal kabul edilirken, unutkanlığın boyutu her geçen gün derinleşiyorsa, hasta nereye gideceğini, eve nasıl döneceğini, ne yapması gerektiğini sık sık unutmaya başlamış ise unutkanlık dikkate alınmalıdır. Hastalıkla birlikte, bilişsel ve işlevsel yapıda da bir bozulma başlar. Alzheimer hastalığına yakalanan kişiler konuşmakta zorlanmaya, hareketlerini kontrol edememeye, sendeleyerek yürümeye başlar ve  kendi dünyalarına çekilerek kimseyle konuşmazlar. Daha fazla ya da daha az yemek yemeye başlarlar. Zaman içinde yemek yeme alışkanlıkları tamamen bozulur ve açlık-tokluk hisleri kaybolmaya başlar. Bu nedenle doymak nedir bilmezler. Hastalar, hastalığın ilerleyen safhalarında, kişisel bakımını (tuvalet, banyo, yemek yeme vb.) yapmakta zorlanmaya, tamamen bakıma muhtaç hale gelmeye başlarlar.
    
Yakın çevresinde Alzheimer hastası olanlar çok iyi bilirler, bu hastalık son derece zor ve zahmetli bir hastalık. Günlük hayatı tamamen yok eden ve hasta yakınlarının, özellikle hasta bakımı ile ilgilenen kişilerin zor günler yaşamasına neden olan bu hastalık, genetik midir yoksa değil midir net olarak söylenmemekle birlikte bu tür hastalıklarda genetik geçişin yüksek olduğu kabul edilmektedir...

22 Kasım 2013 Cuma

Yüksek Kolesterolden İlaç Kullanmadan Kurtulmak Mümkün Mü


Yüksek kolesterolü olan hastaların ve hasta yakınlarının bu illetten kurtulmak için denemedikleri şey neredeyse yoktur. Yüksek kolesterolü olan kişilere tavsiye edilen şeylerin başında likit oranı düşük, sebze ağırlıklı bir diyet gelmektedir. Benim de on yaşındaki oğlumun ölçülen kan değerlerinde  kolesterol  oranı yüksek çıkıyor. Düzenli aralıklarla kontrol edilen kolesterol oranı ne yükseliyor ne de düşüyor. Ancak biz diyeti uygulamaya devam ediyoruz. Uygulamış olduğumuz ve hastanede diyetisyen tarafından hazırlanan bu diyet programına göre sucuk, pastırma, salam, sosis, tereyağı, margarin, çikolata, bisküvi, yağlı et, kola, meyve suyu gibi yiyecekler kesinlikle yasak. Hazırlanan diyet programına göre oğlum,  sebze ve tahılları istediği kadar yiyebiliyor. Özellikle bulgur, nohut, mercimek gibi tahılların tüketimi serbest bırakılmış. Elimizden geldiğince diyeti  uygulamaya dikkat ediyoruz ve özen gösteriyoruz. Ancak zaman zaman diyeti bozduğumuz anlar da olmuyor değil. Açıkçası bugünlerde yapılan "kolesterolden korkmayın" tarzı açıklamalar beni de biraz rahatlattı. Oğlumun sağlıklı olmasını, kalp hastası olmamasını arzu ediyorum. Bu nedenle "kolesterol vücudun düşmanı değil, aksine vücudun dostu" şeklinde yapılan açıklamalar tüm kolesterol hastaları gibi beni de rahatlatıyor. Ancak biz yine de tedbiri elden bırakmayalım ve diyetimizi uygulamaya devam edelim. Şu bilinen bir gerçektir ki, doktorun hazırlamış olduğu diyet programına bire bir uyduğunuzda kandaki kolesterol seviyesi normal düzeye geriliyor ya da en azından yükselmiyor. Kolesterolü yüksek bir çocuk annesi olarak, konu hakkında ortaya çıkan yeni gelişmeleri ve tıp dünyasının konu ile ilgili yapacağı tüm açıklamaları dikkatle takip etmeye devam edeceğim. Bugünlerde kafası karışan tüm kolesterol hastaları(!) da diyetlerini bozmadan konu hakkında yapılan açıklamaları takip etmeye devam etsinler. Sağlıklı günler...

21 Kasım 2013 Perşembe

Kolesterol Dost mu Düşman mı


Bugünlerde sizin de başınız kolesterol  ve kolesterol ilaçları ile ilgili yapılan farklı açıklamalar nedeniyle ağrıyor mu? Evet, ben de aynen o durumdayım. Çevremde pek çok kolesterol hastası var ve bu insanların birçoğu ilaç kullanıyor. ABD'de kolesterol ilaçlarının kullanımına sınırlama getirilmesi ile birlikte, benim çevremde bu ilaçları kullanmak zorunda kalan insanların halini görmelisiniz. Çevremdeki kolesterol hastalarının(!) büyük bir kısmı panik yaptı ve bu ilaçları kullanma hususunda tereddüt yaşamaya başladılar. Yıllarca kolesterolü çağın en önemli sorunlarından birisi olarak kabul eden, kalp krizine neden olduğunu söyleyen ve bu nedenle kanda bulunan kolesterol seviyesini düşürmek için insanları ilaç kullanmak zorunda bırakan tıp dünyası, bugün kolesterol konusunda ikiye bölünmüş durumda. Hastalar, bilim adamları tarafından yapılan açıklamaların hangisine inanacağını şaşırmış vaziyette. Peki, kolesterol nedir?
Kolesterol, hayvanların hücre dokularında bulunan bir sterol olarak tanımlanmaktadır. Kolesterolün kendi başına kalp krizine neden olmadığı bilinen bir gerçektir.  Kolesterolü yüksek olan herkes kalp hastası olmaz. Vücutta bulunan kolesterolün küçük bir kısmı alınan hayvansal gıdalardan  büyük bir kısmı ise vücut tarafından oluşturulmaktadır. Bilim dünyasının ikiye bölünmesine neden olan şey de tam bu durumdur. Vücut kendisi için gerekli olan kolesterolü kendisi üretmektedir. Ancak yanlış beslenme, aşırı şişmanlık ve obezite, karbonhidrat seviyesi yüksek bir beslenme alışkanlığı vb. kanda bulunan trigleserid seviyesinin yükselmesine neden olur. Tehlikeli olan da trigleserid denen kan yağının kanda yüksek miktarda bulunmasıdır. Kolesterolün güçlü bir antioksidan olduğu da bilinen bir gerçektir. Yani her ne kadar ilaç kullanarak kolesterolden kurtulmaya çalışsak da aslında kolesterolün insan vücuduna birçok yönden faydası  bulunmaktadır.
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum; biz tıp dünyasından gelen farklı açıklamalar nedeniyle yaşadığımız bu kafa karışıklığından bir an önce kurtulmak istiyoruz. Bugün milyonlarca insan kalp krizi geçirmekten korktuğu için doktor tavsiyesi ile kolesterol ilacı kullanmakta. Şayet  bu ilaçlar gereksiz yere  kullanılıyorsa, buna bir dur demek gerekmekte. Zira, bu ilaçlarla ilgili yapılan açıklamalar, bu ilaçların ciddi yan etkisi olduğu yönünde. Bekleyelim ve görelim bakalım, tıp dünyası bu soruna nasıl bir çözüm getirecek...

20 Kasım 2013 Çarşamba

Merhaba

Merhaba
Blog sahibi olmayı ve bu yeni bir dünyaya adım atmayı uzun zamandır düşünüyordum. İçimde engelleyemediğim bir yazı yazma isteği var. bunun için çok düşündüm  ve bugün cesaretimi toplayarak bir blog açtım. Bundan sonra hem kendi ilgimi çeken konularda hem de sizlerin dikkatinizi çekebilecek ilginç konularda yazı yazmak istiyorum. Yazı yazmaktan büyük bir keyif alıyorum. Yazı yazdığım zaman kendimi çok iyi hissediyorum. Bana çok keyif veren yazılarım bakalım size de benim kadar keyif verecek mi? Bundan sonra gündelik hayata dair ilgimizi çeken ilginç konulardan, gündemi belirleyen olaylardan, sağlık, spor, estetik, moda vb. konulardan oluşan yazılarımla sizlerle birlikte olmaktan büyük bir keyif alacağım. Blog açma fikri ve yazılarımı sizlerle paylaşmak bana çok cazip geldi. Bir ön araştırma yaptım ve blog açmak için Blogger'ı  tercih ettim. İlerleyen günlerde yeni yazılarımla sizlerle birlikte olacağım. Şimdilik hoşça kalın...